İçeriğe geç

Etik ikilem nelerdir ?

Etik İkilem Nelerdir? Farklı Yaklaşımlar ve Perspektifler

Etik İkilem Nedir?

Etik ikilem, bir kişinin doğru ile yanlış arasında bir karar vermesi gerektiği, ancak her iki seçeneğin de kendine göre geçerli ve anlamlı argümanları olduğu durumlardır. Yani, bir kişi doğruyu seçmeye çalışırken, başka bir doğru ile çelişen bir tercih yapmak zorunda kalır. Bu tür ikilemler, çoğunlukla moral, kültürel ya da profesyonel açıdan zorlayıcı olabilir ve hem mantıklı hem de duygusal bir yönü vardır.

Konya’da bir kahve içerken, bu konuyu derinlemesine düşündüm. İçimdeki mühendis tarafı bir yanıyla şunu diyor: “Buradaki her şey, verilerle çözülmeli. Daha az belirsizlik, daha fazla doğruluk!” Ama içimdeki insan tarafı ise başka bir şey hissediyor: “Ama ya insanların duyguları, ilişkileri ve toplumların değerleri? Bunlar da önemli değil mi?” İşte bu düşünceler, etik ikilem nelerdir sorusunun cevabını her açıdan anlamamı sağlıyor.

1. Faydacılık Yaklaşımı: En Büyük Fayda İçin Karar Vermek

Faydacılık, etik kararlar verirken en fazla faydayı sağlamayı amaçlayan bir teoridir. Bu yaklaşıma göre, bir kişi veya toplum için doğru karar, en büyük mutluluğu ya da en fazla faydayı sağlayan karar olmalıdır. İçimdeki mühendis bununla oldukça barışık: “Evet, sonuçları sayısal olarak değerlendir, en fazla faydayı sağlamak için doğru hamleyi yap.”

Bir örnek vermek gerekirse, bir şirketin üretim maliyetlerini düşürmek için birkaç işçisini işten çıkarması gerektiğinde, faydacı yaklaşım, en fazla kârı sağlayacak seçeneği tercih etmeyi önerir. Burada, bir grup insanın zarar görmesi, ancak genel olarak toplumun ve şirketin ekonomik faydasının artması önemli sayılır.

Ama içimdeki insan tarafı biraz sızlanıyor: “Peki ya bu işçilerin hayatı? Aileleri ne olacak? Birkaç kişiyi mağdur etmek, o kadar büyük bir faydayı hak ediyor mu?” İşte, burada faydacılıkla ilgili duyduğum ilk tedirginlik başlıyor. Fayda en önemli hedef olsa da, insan hayatının değeri ve toplumsal bağların önemi bazen bu yaklaşımla zıt düşebiliyor.

2. Deontolojik Etik: Görev ve Kuralların Önceliği

Deontolojik etik, doğru bir eylemi yapmak için sadece sonuçlara bakmaz, aynı zamanda eylemin doğasına ve bağlı olunan kurallara da odaklanır. Yani bir kişi, doğru olanı yapmak için belirli ahlaki kurallara uymak zorundadır. Bu yaklaşımı savunan biri, yalnızca doğru olduğu için doğru olanı yapmaya çalışır.

Bu durumda, şirketin işçilerini işten çıkarması gerektiği bir senaryoyu ele alalım. Deontolojik etik, işçilerin haklarını ihlal etmektense, onları korumanın daha önemli olduğuna işaret eder. İçimdeki mühendis “Ama maliyetleri nasıl düşüreceğiz?” derken, içimdeki insan tarafı çok rahat bir şekilde “Ama bu insanlar da birer insan, bu kuralları çiğnemek doğru olmaz,” diyor.

Yani, deontolojik etik, insan hakları ve etik kurallar açısından bakıldığında oldukça değerli bir yaklaşım. Ancak, bazen bu kuralların bazı pratik çözümlerle çelişmesi, gerçek dünyada sorunlar yaratabilir. Örneğin, bir hastanenin tıbbi kaynakları sınırlıysa, bazen acil hastaların tedavisi için bazı etik kararlar almak gerekebilir. Deontolojik etik, her durumda kurallara uymayı önerse de, bazen pratikte bu yaklaşım karmaşık hale gelebilir.

3. Erdem Etikleri: Karakter ve Nitelikler Üzerine Bir Bakış

Erdem etiği, doğru bir karar vermek için kişinin karakterinin ve ahlaki erdemlerinin gelişmiş olmasını esas alır. Bu yaklaşım, daha çok kişisel ahlaka dayalı bir bakış açısı sunar. Burada asıl önemli olan, kararın sonuçları değil, o kararı veren kişinin niyetidir. İçimdeki mühendis bu noktada biraz mesafeli duruyor: “Bir kişinin erdemlerine güvenmek çok soyut. İnsanlar her zaman mantıklı kararlar almazlar, erdemli olmak bazen yeterli olmayabilir.”

Ama içimdeki insan tarafı, ahlaki bir bakış açısıyla daha rahat kabul ediyor: “Evet, karakterin önemli. Bir insanın erdemli olması, ona verilen her kararın daha insancıl bir şekilde yapılmasını sağlar.” Mesela, bir yöneticinin, çalışanlarını motive ederken onların duygusal ve fiziksel ihtiyaçlarına saygı göstermesi, sadece bir kâr kaygısıyla değil, insan olmanın getirdiği erdemle hareket etmesi gerekmektedir. Bu durumda, bir iş yerindeki yönetici, verimlilik ve insan hakları arasında dengeyi kurmaya çalışmalıdır.

4. Toplumsal Etik ve Adalet Anlayışı

Toplumsal etik, bir toplumu oluşturan bireylerin hakları ve eşitlik üzerine odaklanır. Bu yaklaşım, özellikle toplumsal adaletin ve bireylerin eşit haklara sahip olmasının önemli olduğu durumlarda devreye girer. Burada, toplumun genel iyiliğini göz önünde bulundurmak gerekir.

Örneğin, bir sağlık sisteminde kaynakların eşit dağılımı, toplumsal etikle doğrudan ilişkilidir. Kimi zaman bazı bireylerin daha fazla kaynağa ihtiyacı olabilir, ancak toplumsal etik, bu kaynakların daha adil bir şekilde paylaşılmasını savunur. İçimdeki mühendis diyor ki, “Ama veriler gösteriyor ki, kaynaklar sınırlı ve bazı yerlerde daha fazla etki sağlamak gerekebilir.” İçimdeki insan tarafı ise, “Ama herkesin eşit hakları var, toplumsal bir düzen kurmalıyız,” diye karşılık veriyor.

Sonuç: Bir Denge Kurma Çabası

Etik ikilem, her zaman bireyin değerleri, toplumsal kurallar ve sonuçların çelişebileceği bir alan yaratır. Hem mühendislik bakış açısının mantıklı çözüm önerileri hem de insani bakış açısının duygusal ve toplumsal sorumlulukları, etik ikilem nelerdir sorusunu cevaplarken bizim içsel bir denge kurmamızı sağlar. Her ikisi de kendi içinde haklıdır, ancak bazen kararlar vermek, bu ikisinin arasında denge kurmaktan geçer.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
elexbet yeni girişhttps://partytimewishes.net/betexper güncel adrestulipbet giriştulipbet güncel giriş